KABAHAT 2020’DE (Mİ?)

KABAHAT 2020’DE (Mİ?)

Günlerdir akıl sağlığımızı tehlikeye sokacak boyutta olaylar yaşanıyor; izliyoruz, okuyoruz, “2020 hiç de iyi başlamadı” diyoruz. Kabahati 2020’de arıyoruz. Başımıza gelen felaketler için çözüm bulmaya çalışıyoruz. Deve keselim, kurşun dökelimlerin içinden en etkili olabileceği seçmeye uğraşıyoruz. 

Devlet adamlarımızdan biri çözüm önerisi olarak “Milletçe ‘Hasbinallah ve nimel vekil vela havle vela kuvvete illa billah’ demeliyiz” önerisini sundu mesela. 

Bir diğeri “Ülke, ‘başım açık beni göçükten çıkarmayın’ diyenlerin imanlarıyla ayakta duruyor” buyurdu. Kendisine hakkındaki tecavüz iddialarına rağmen hala kimlerin sayesinde tutuklanmadan durduğunu sormuyoruz; haşa devlet adamlarına karşı gelmek başımıza başkaca felaketlerin gelmesine neden olabilir mazallah. 

“Çocuklarım aç!” diyerek kendini yakan babanın haberinin ardından “ Millet böyle siyasi manevraları yemez, kimse açlıktan kendini yakmaz” diyerek bunların gerçek (!) amaçlarının iktidara karşı oynanan oyunlara hizmet etmek olduğunu açıklayan bir siyasi kişilik de var ki Allah başımızdan eksik etmesin!

Aynı gün “17 yaşında, erkek arkadaşı olduğu gerekçesiyle babası tarafından silahla vurularak öldürülen bir genç kızın” haberini okuyoruz; haberin detayında ‘erkeklerle fotoğrafları varmış’ yazıyor. 2019’da öldürülen 474 kadın -son 10 yılın en yüksek rakamıydı- ardından 2020’ye yeni başlamışken öldürülen 28. kadın olduğunu öğreniyoruz. Ama ‘erkeklerle fotoğrafları varmış!’

2020 diyorduk, hiç de iyi başlamadı. 

İdlib’de savaş, Elazığ’da deprem, Van’da çığ, İstanbul’da uçak… 

Aslında içten içe biliyoruz da söylemiyoruz. Allah belamızı vermedi. Bütün kıyametler bizi bulmuyor. Kabahat 2020’de değil, kabahat 2002’de!

Mart 2002’den bu yana gittikçe daha da kötü yönetiliyoruz. Bilim yerine hurafelere sarılıyoruz. Kurumlar nitelikli insanlar yerine yandaş kafalarla dolduruldu. Üniversitelerin içi boşaltıldı ve paragöz adamlara yüksek yetkiler verildi. 

Bu böyle sürüp gidecek mi? 

Ülkede yaşananların tek umut kapısı olarak ağzımızdan çıkan ilk söz “gün gelir devran döner” oluyor. Ama unutmamak lazım, icraat olmadan bu devran dönmez!

E. Bulut

Yazar Hakkında