Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar’ın anısına: Kozlu 1965 – Can Şafak

Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar’ın anısına: Kozlu 1965 – Can Şafak

İşçiler Kozlu’ya indiler. Zonguldak’ın bütün giriş ve çıkışlarını kapadılar. Resmi daireler kapatıldı. Çevre illerden takviye birlikler getirildi. İşçilerin üzerinden jetler uçuruldu. Jet uçakları bildiri atıyorlardı…

58 yıl önce bugün, Türkiye emek tarihi içindeki en büyük işçi direnişlerinden biri gerçekleşti. Kozlu Direnişi, Ereğli Kömür İşletmesi’ne bağlı Gelik, Kilimli, Karadon, Çaydamarı ocaklarında çalışan maden işçilerinin liyakat zammının dağıtımındaki eşitsizliğe karşı işbaşı yapmayı reddetmesiyle 1965 yılının 10 Mart günü başladı.

Karadon İşletmesine bağlı Gelik Bölümünde 1500 maden işçisi, işçilere dağıtılan 5 milyon tutarındaki yevmiye zammının (liyakat zammı) uygun dağıtılmadığı gerekçesiyle gece vardiyasında ocaklara inmediler. Liyakat zammı, kömür havzasında çalışan mühendislere, şef ve çavuşlara, sendika ve idari yönetime yakın işçilere dağıtılan bir paraydı. Olayları bastırmak için bir jandarma birliğiyle bölgeye gelen Zonguldak Valisi, maden işçilerinin kurduğu barikatların önünde bir konuşma yaparak direnişçilerden işbaşı yapmalarını istedi. Ancak öfkeli madencilerin kazma ve küreklerle üstüne yürümesi üzerine jandarma geri çekildi, Vali kaçtı.

Direniş ertesi gün gündüz vardiyasında, Kilimli ve Karadon ocaklarına da yayıldı. Madenciler, kuyu başlarını tuttular, trenle gelenleri trenden indirmediler. Gelik havzasında yakılan direniş ateşi, Üzülmez’e bağlı Çaydamar ocağına da sıçradı.

12 Mart günü Kozlu’ya getirilen askeri birlikler işçilerin üzerine sürüldü; toplu halde bulunan işçilerin üzerine ateş açıldı. Maden işçileri Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar jandarma kurşunuyla katledildiler.

Bir kömür, bir uzak, bir kara, bir derin, 
Ellerin, yeraltında yitmiş kocaman ellerin. 
Yıllarca çalışırsın, gündeliğin on lira, 
Açsın, susar kuyular bağıra bağıra 
Ko yamyassı ayakların balçık toprağa girsin, 
Kim yürürse öldürürler bilirsin. 
Zonguldak ölü iki gecede gecede diri bir, 
Zonguldak bir Türkiye, bir aç Türkiye değil midir?
Tanrı yeryüzünündür, bir pay düşmez sana,
Sen yeraltındasın, Tanrısızsın, anlasana.[1]

İşçiler Kozlu’ya indiler. Zonguldak’ın bütün giriş ve çıkışlarını kapadılar. Resmi daireler kapatıldı. Çevre illerden takviye birlikler getirildi. İşçilerin üzerinden jetler uçuruldu. Jet uçakları bildiri atıyorlardı: Olayların arkasında “dış güçler” vardı! İçişleri Bakanı, olayları komünistlerin tahrik ettiğini açıkladı: “Bunları yapanlar komünistlerdir. Burada konuşanlar kimi şahsi menfaati için, kimi sakat ideolojisi için konuşuyor. Böylelerinin ağzını tıkayın.” Olaylarda 70’ten fazla işçi gözaltına alında, 14 işçi tutuklandı.

Kozlu Direnişi, Zonguldak Maden İşçileri Sendikası’nın bilgisi ve kontrolü dışında patlak verip büyüyen kendiliğinden bir işçi eylemiydi. İşçilerin öfkesi zaman zaman sendikacılara da yöneldi. Türk-İş Genel Başkanı Seyfi Demirsoy, havzada aylardır komünist bildirileri dağıtılmakta olduğunu açıkladı, Türk-İş yayımladığı bildiride Türkiye İşçi Partisi’ni suçlu ilan etti: “Türk-İş’in gücünü, kendi çıkarları için en büyük engel sayan Türkiye İşçi Partisi’ne mensup bazı kimseler, işçi hareketine menfaatleri uğruna politika karıştırmak çabasına kapılmışlardır. Nitekim bunlardan birisi tarafından, bazı sendikaların ismi de kullanılarak bir bildiri yayımlanmıştır.” Bildiride sözü edilen sendikacı, Kozlu’da işçilerin yanında olan Türkiye İşçi Partisi Genel Sekreteri ve Lastik-İş Genel Başkanı Rıza Kuas’tı.

13 Mart günü İçişleri Bakanı, Çalışma Bakanı ve Enerji Bakanı Zonguldak’a gelip işçilerle görüştüler. Pazarlıklar sonunda liyakat zamlarının işçilere eşit ve adil bir şekilde pay edilmesi kabul edildi. Önceden ödenen çocuk ve kumaş paraları da tekrar verilecekti. Kozlu direnişçileri akşamüstü, emek tarihine izi silinmez bir not kazıyarak ocaklara inmeyi kabul ettiler. Şairin dediği gibi…

Siyah akar Zonguldağın deresi;
Yüz karası değil kömür karası; 
Böyle kazanılır ekmek parası…[2]

Kozlu Direnişi, ‘60’ların başlarından itibaren yükselen işçi hareketinin önemli uğraklarından biri oldu. 1963 Kavel grevi, 1965 Kozlu Direnişi, 1966 tarihsel Paşabahçe grevi ve bu yıllar içinde patlak veren irili ufaklı işçi eylemleri, bu yükselen dalgayı taşıyabilme yeteneğinden yoksun olan Türk-İş içinde yeni arayışlara, Türk-İş’i kendi içinde çatışmaya, hesaplaşmaya ve bölünmeye taşıyacaktı.

Dipnotlar:

[1] Fazıl Hüsnü Dağlarca, Zonguldak Ağıtı, 1965.

[2] Orhan Veli, Yol Türkileri, 1945.

Yazının orijinali için https://sendika63.org/2018/03/satilmis-tepe-ve-mehmet-cavdarin-anisina-kozlu-1965-can-safak-479248/