Nijerya: Gençliğe Yönelik Polis Şiddetine Karşı Bir Öfke Patlaması!

Nijerya: Gençliğe Yönelik Polis Şiddetine Karşı Bir Öfke Patlaması!

Tüm baskı ve saldırılara rağmen Nijeryalılar haftalardır polis vahşetine karşı sokaklarda protestolarda. İsyan dalgası, Arap Baharı ya da Gezi Parkı misali yükselerek sürüyor ve temel talebi polis teşkilatının dağıtılması ekseninde sürüyor.

İsyan dalgasını tetikleyen olay, Nijerya polisinin Özel Hırsızlıkla Mücadele Birimi (SARS) mensubu polislerin genç bir çocuğu öldürmesi ve bu cinayet görüntülerinin sosyal medyada yayınlanması oldu. Bunun üzerine 7 Ekim tarihinde gösteriler başladı.

Polis kitlelere karşı açık bir misilleme gösterisinde bulunarak görüntüleri çeken kişiyi tutukladı. Bu durum sokaklardaki kitlelerin öfkesini arttırmaktan başka bir anlama gelmedi. 11 Ekim’de Nijerya devlet başkanı Buhari SARS’ın dağıtıldığını açıklamışsa da bir taktik hamle olan bu uygulamanın göstermelik niteliği ortaya çıkmış oldu. Zira Buhari katliamı gerçekleştiren polislerin yargılanmasına dair herhangi bir imada bulunmadı, ayrıca SARS yerine SWAT(Taktik Taaruz Birimi) adında aynı işlevi görecek polis içinde yeni bir birim oluşturdu.

Bu durum üzerine #EndSars tagi ile sosyal medya ve sokaklarda bulunan kitleler #EndSwat tagi ile de eylemleri yükselterek devam ettirdiler.

Hükümetin tepkisi ise polisin yanında orduyu da sahaya sürmek bicinde oldu ve Lagos kentinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Hafta sonu bu yasağı tanımayan ve sokağa çıkan kitlelere ordunun müdahalesi ve gösterdiği şiddet sonucu 11 kişinin hayatını kaybettiği ve 350 kişinin yaralandığı olaylar yaşandı.

Ayaklanmanın Nedeni: Yoksulluk ve Geleceksizlik!

Nijerya’da hükümete yönelik, özellikle Covid-19 salgını ile artarak devam eden yetersizlikler, yaygın yoksulluk, kitlesel işsizlik, çökmüş altyapı ve özellikle emperyalist tekellere peşkeş çekilen petrol altyapısının ülkede yaşayanların yaşamlarına hiçbir katkısının olmaması nedeniyle birikmiş bir öfke bulunmakta.

Ülkenin 205 milyon civarında bulunan nüfusunun 102 milyonluk kesiminin -neredeyse yarısının- açlık sınırının altında “aşırı yoksulluk” içinde yaşadıkları istatistiklere yansımakta.

Özellikle akaryakıt ve elektrik fiyatlarına son dönemde yapılan zamlar, eylemlerdeki genç kitlelere ilaveten işçi-emekçilerin sendikalara baskı yapmasını beraberinde getirmiş ve sendikalarda isteksizce olsa da genel grev kararı almak zorunda kalmıştır.

Ancak dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi sendikaların tepesine çöreklenen asalak bürokrasi grevi “askıya almak” zorunda kaldığını açıklayıp hükümeti mazur gösteren bir açıklama yaptı.

Ayrıca UNESCO’nun Herkes İçin Eğitim Küresel İzleme Raporu’na göre, Nijerya dünyada okula gitmeyen çocukların beşte birini ve dünyanın en yüksek, okul bırakma oranını oluşturmakta. Bu anlamda gençlik bir tür geleceksizlik girdabına sürüklenmiş durumda.

İşte SARS polisinin potansiyel suçlu muamelesi yaptığı ve giyimlerinden ya da kullandıkları telefonlardan dolayı bu gençleri hırsız kabul ederek onlara her türlü şiddeti ve cinayeti kendisine meşru ve hak görmesinin sonucu, bugün yaşanan “isyan dalgası” oldu.

İsyan dalgasının merkezi, bizim de Gezi dolayımı ile gördüğümüz gibi sosyal medya. Ve Nijerya’da da var olan hareket kendisini hiçbir örgüt ile bağlı olmamak, genel olarak da örgütsüz olmak üzerinden tarif ediyor.

Bu durumun kendisi, yani hareketin net bir sınıfsal ve örgütlü bir kompozisyonu yansıtmaması burjuva iktidar içinde de bir bölünme ve yaklaşım farklılığını beraberinde getiriyor. Özellikle yolsuzlukları ayyuka çıkmış ordu üst kademesinin isyana müdahalede çekimser bir tutum izlemesine ve kitlelerin öfkesinin hükümet başkanı Buhari’ye yönelerek burjuva iktidarının restorasyonu için fırsat olarak değerlendirilmesine yol açmış bulunmakta.

Ne Yapmalı?

Bu isyan dalgası –ne yazık ki- ya kör bir şiddet sarmalına girip marjinalleşerek ters bir karşı-devrimci dalganın besleyicisi olacak ya da kendiliğinden sönümlenip gençlik kitleleri onlara sunulan geleceksizlik girdabında çürümeye yüz tutacaktır.

Ne yazık ki iki ihtimal de umutsuz bir çıkmaz sokağı ifade etmekte. Zira öncüsünden ve kendi seferberlik ve savunma organlarından yoksun her isyan asıl olarak kapitalizmin onları soktuğu girdapta daha derine savrulmaktan başka bir anlam ifade etmemekte, doğru hedefler ve talepler bayraklaştırılmadığı durumda da kapitalist iktidar kendini daha da sağlamlaştırmaktadır.

Afrika’da ve Nijerya’da da sömürülen ve ezilenlerin Enternasyonalist Devrimci Partisi acil bir ihtiyaç ve zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır.

Serkan Ulaş

Yazar Hakkında