SOS Kolombiya:

SOS Kolombiya:

Katliamı Durdurun, Şehirlerin Militarizasyonuna Hayır!

Kolombiya’da asker ve polislerin yaptığı katliam sonucunda ölenlerin sayısı 70’e ulaştı. Grev 8. gününe ulaşırken polisin ve askerin vahşeti kanlı bir kıyıma dönmüş durumda. SOS Kolombiya çağrısına ses vermek için, Kolombiya Sosyalist İşçi Partisi’nin deklarasyonunu yayınlıyoruz.

Ulusal Grev’in kitlesel protestolarından dört gününde, acımasız saldırılarla Ulusal Polisin 35 kişiyi öldürmesine, 400 kişiyi tutuklamasına rağmen seferberliklerin devam etmesi üzerine Duque hükümeti, şehirlerin askerileştirilmesi emrini verdi.

Göstericileri dağıtmak için yakın mesafeden ateşli silah kullanan, gaz ve sersemletici silahlarla evlere, konut komplekslerine giren Ulusal Polis  onlarca genci yaralandı ve 2 kadına tecavüz etti.

Sosyalist İşçi Partisi-Kolombiya

Gençler, işçi sınıfı ve yoksullar- salgına rağmen – sadece bulaşma olasılığı karşısında değil, aynı zamanda polisin baskısı karşısında da hayatlarını riske atarak sokaklara döküldü, Kitleler sadece vergi reformu ve Duque’nin “Paquetazo’su” (önlemler dizisi) ile mücadele etmek için değil, içinde yaşadıkları sefalet koşullarını protesto etmek için de sokaklara çıkıyorlar.

Protestolara sadece işsizlik, çalışma borcu ve güvencesiz çalışma koşullarını protesto eden gençler değil, ayrıca çoğunlukla kayıt dışı ekonomide yaşayan ve günlük olarak polis zulmüne katlanmak zorunda olan halk kesimleri de önderlik ediyor.

Ve gerçek şu ki, Ulusal İdari İstatistik Dairesi’nin (DANE) uydurma rakamlarına göre geçen yıl aşırı yoksulluk, 2019’a göre neredeyse yedi puanlık bir artışla nüfusun% 42,5’ine ulaştı, 2019’da bu% 35.7 idi. Başka bir deyişle, salgın 3,6 milyon insanı aşırı yoksulluk içinde bıraktı.

Şehirlerin askerileştirilmesi

Ivan Duque, 1 Mayıs gecesi, 2016 tarihli 1801 Sayılı Kanun’da veya Polis Kanununda belirtilen “Acil bir risk ya da tehlike karşısında, acil bir durum ya da kamu felaketi ile başa çıkmak için, ya da gerekli olması durumunda, ciddi güvenlik değişikliği ve bir arada yaşama olayları olduğunda yasal araç olarak Cumhurbaşkanının geçici ve istisnai olarak askeri gücü yardımına çağırabilir” maddesine dayanarak “askeri yardıma” başvuracağını duyurdu.

Bu önlem, eski Başkan Álvaro Uribe Vélez’in sosyal ağlar aracılığıyla “askerlerin ve polisin silahlarını kullanma hakkını” desteklemek üzere davet edilmesinden sonra alındı.

Iván Duque’nin Uribe yanlısı hükümetinin bu otoriter önlemi, ülke çapında kontrol altına alamadıkları, Kolombiya’nın batısında ve merkez üssü Cali şehri ve güneyde olan bir protesto dalgası karşısında rejimin zayıflığının bir işaretidir.

Aslında, Polis şehirlerde, boğaları kenardan izleyen belediye başkanlarını kontrol ediyor, belediye başkanları kendilerini kurumlara destek açıklamaları yapmakla sınırlıyor veya polisin eylemlerini ‘doğrulamak’ için gözaltı merkezlerine gidiyor.

Katliam karşısında sessizlik

Cali, Bogotá ve Ibagué’de ESMAD’ın silahlarıyla 20’den fazla gencin öldürülmesine neden olan, onlarcasını yaralayan ve 400’den fazlasının tutuklanmasına neden olan bu katliama, sözde kontrol organları veya Başsavcılık sessiz kaldı.

Ne Başsavcılık ne de Ombudsmanlık Bürosu polisin vahşeti karşısında ortada yoktu; Belediye başkanlarının ofisleri, polise sessizce destek vermek ve gençleri vandalizmle suçlamakla sınırlı kaldı.  Gösterileri bastıran hükümet aleyhinde başka vesilelerle konuşan çok taraflı kuruluşlar sessiz kaldılar. Ulusal Polisin sözcüsü ve rejimin savunucusu medya, Ulusal Polisin suçlarından bahsetmiyor ve öldürülenlerin rakamlarını gizliyor.

Bununla birlikte, insanlar sokaklarda ve mücadeleye devam etmeye, 2019’da olduğu gibi Ulusal Grevde seferberlik çağrılarına devam etmeye hazır. Protestolara ihanet ederek binlerce kişi sokaktayken sanal bir konser veren Ulusal Grev Komitesi’ni kontrol eden sendika merkezlerinin bürokrasilerinin hesaplarını aştı.

Bu durum muhalefet partilerinin hesaplarını da aştı. Bazıları, muhalif belediye başkanlarının bürolarına yönelik polis baskısını desteklerken, diğerleri mücadeleleri “desteklemeyi” tercih ettiler, ancak rejime karşı “soğukkanlılık” gösterilmesini istediler, mücadeleye liderlik etmeyi tercih etmediler.

Ayrıca, Afro ve yerli topluluklardan, işçi sınıfından binlerce genç, köylü, kadın sadece hükümet partileri tarafından bile reddedilen vergi reformuna karşı değil, onlarca yıldır yoksulluk ve sefalet koşullarına dayanan ve pandemi sırasında daha da artan bu duruma karşı da sokaklara döküldü..

SOS Colombia

Bu nedenle, uluslararası düzeyde işçi sınıfını, insan haklarını, toplumsal ve halk örgütlerini Kolombiya’daki mücadelelerle dayanışma göstermeye, sokağa çıkanlara yönelik katliamı kınamaya ve Ivan Duque’nin otoriter hükümetinin emrettiği militarizasyonu reddetmeye çağırıyoruz.

Ayrıca askerlere ve polise, parçası oldukları nüfusu katletme emirlerine uymamaları, kendi halklarına ateş etmemeleri, baskı yapmayı reddetmeleri ve gençlerin kahramanca mücadelelerine katılmaları çağrısında bulunuyoruz.

Sosyalist İşçi Partisi olarak, uluslararası bir “SOS Kolombiya” kampanyası çağrısı yapıyoruz. Yurtdışındaki seferberliklerle, Kolombiya Büyükelçiliklerinde oturma eylemleriyle, Kolombiya ürünlerini boykot ederek, bu katliamın durdurulmasını talep ederek desteklemek gerekiyor.

Aynı zamanda Duque hükümetine karşı Ulusal Greve öncülük edebilecek Acil Durum Toplantısı da ivedidir. Çünkü sendika bürokrasileri tarafından kontrol edilen Ulusal Grev Komitesi önderliği alamadı. Duque hükümetinin işçi sınıfına ve yoksullara karşı bu savaş ilanına karşı çıkmak için sendika ve halk örgütlerinin yeni bir liderliğine ihtiyaç var.

Sosyalist İşçi Partisi- LIT-CI Kolombiya seksiyonu

Yazar Hakkında