Sunny Atmaca’dan Haber Var!

Sunny Atmaca’dan Haber Var!

Sunny Atmaca Bilgisayar İşçisi

Yaklaşık 1 yıldır Sunny Atmaca Bilgisayar bölümünde, telefon devleri arasında yer alan Samsung’a telefon üretimi yapmaktayız.

Bizler üretim yapıyoruz. Yoğun çalışma temposuna ayak uydurmuş ve ekmeğini bu yolla kazanan işçi ve emekçi insanlarız.
Anayasal hakkımız olan sendikalaşma yolunu seçmek zorunda bırakıldık. Çünkü kimse bizi duymuyor…

Bizler asgari ücretle çalışan, üreten insanlar olarak bu yola çıktık. Her geçen gün artan hayat pahalılığı karşısında sadece biraz daha insan gibi yaşamak için sendikalaştık. Bu düzene dur demek için. Ama ne yazık ki sendikaya üye olduğumuz için hiçbir gerekçe gösterilmeden ben ve arkadaşlarım işten atıldık. Bizler yasal haklarımızı kullanarak Öz-Çelik İş sendikasına üye olduk ve yeterli çoğunluğu sağlayıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan onayı aldık. İşverenin her fırsatı kullanarak yokuşa sürmeye çalıştığı bu süreci bir an önce sonlandırıp hakkımız olan sendika ile masaya oturmasıdır.

Aynı işi yaptığımız Samsung Çerkezköy’deki işçi arkadaşlarımız ve başka bir telefon markası olan Mi fabrikasındaki işçi arkadaşlarımız sendikalılar. Bizlere reva görülen asgari ücret midir? Dışarıda eylem yaptığımız için içerideki işçi kardeşlerimize uygulanan mobbingler var. Kafanızı bile çevirip bakarsanız işinize son veririz diyorlarmış. Bizler kötü bir şey mi yapıyoruz? Asla!…

Çalıştığımız bölüm kapalı, dışarıyı bile göremiyorsun. Cep telefonlarımız yanımızda değil. Bir işçiden çok annesin, çocuğum hastaydı ne oldu acaba, sınavı vardı nasıl geçti, hep merak içindesin ama haber alamadan çalışıyorsun. Sadece yemek molanda yukarı kata çıkarken telefonunu yanına alabiliyorsun. Kötülük bu değilde bizim yaptıklarımız mı?

Çalışma alanı havasız, klimalar çalışmadığı zaman nefes alamıyorsun. İşe başladığında tuvaletler 2 saat kapalı tutuluyor, gidemiyorsun. Ama kadınsın hastasın ya da hamilesin, işçiysen kimsenin umurunda değilsin… Hafta sonu zorunlu gelmek zorunda bırakıldığın mesailer var. “Gelmez iseniz izin istemeyin,” diyen bir müdür. Günde 10 saat çalışıyorsun ama hafta sonunu sana çok
görürler. Geleceksin diye diretirler. Ama annesin, ailesin. Bu insanın da evi var, çocukları var, temizliği, çamaşırı var düşünmezler. Ama bunlar asıl kötülük değil öyle mi?

İsterler ki hep üretelim, çalışalım, birileri memnun olsun, işçileri onların istediği yolda ilerlesin. Ama işçiye gelince yok…
Yok olan bizleriz…Azıcık itiraz etsen işten atılma korkusu. Dışarıda eylemde olan arkadaşlarımıza içeride çalışan arkadaşlarımız destek vermek istediğinde fabrikadan içeri alınmıyorlar. Giriş kartları iptal ediliyor. Bir kısmını çalıştırıp, bir kısmını izne
yolluyorlar. Bir kısmına da ücretsiz izin yazıp yolluyorlar. Sonradan ücretsiz izin yasal olmadığı için ücretli izne dönüştürdüler. Şimdi de içeride küçülmeye gidiyoruz, kendi isteğiyle işten çıkmak isteyen varsa tüm haklarıyla işten ayrılabilir diye konuşuyorlarmış.
Başlattığımız eylemin sonucunda çalışan arkadaşlarımızın maaşlarında farklılık, sabahları kahvaltı ve 3 ayda bir maaş ikramiye vereceklerini söylüyorlarmış. Ne kadar süreli bilinmez tabi… Demek ki bir şeyler değişebiliyormuş, olabiliyormuş. Bizler hakkından
fazlasını isteyen işçiler değiliz. Hakkımız olanı istiyoruz. Haklıyız da.

İşimizi ve işten atılan arkadaşlarımızı ve bizi temsil eden Öz-Çelik İş Sendikası’nı yanımıza alarak haklarımızı toplu iş sözleşmesiyle kesinleştirip, işimize, üretim yapmaya dönmek istiyoruz.


Sendikalı olmak suç değil, haktır. Hakkımız olanı alana kadar ben ve arkadaşlarım direniyoruz. Sesimize ses verin.

Gün birlik ve beraberlik günü. Gelin bir olalım.

Yazar Hakkında