Çin Komünist Partisi 20. Kongresi’nde Sürpriz Yok ve Xi Jinping Yeniden İktidarda

Çin Komünist Partisi 20. Kongresi’nde Sürpriz Yok ve Xi Jinping Yeniden İktidarda

Marcos Margarido yazdı

Nihan Drama tarafından Türkçe’ye çevrildi.

Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 20. Kongresi’nde Xi Jinping’in bir dönem daha genel sekreter olarak seçmesi bekleniyordu, ancak buna ek olarak, 5 yıl önce yapılan son kongreden bu yana planlanarak, “Başkan” unvanı ile yalnızca Mao Zedung’a verilen bir onur da verildi.

Bir hafta süren 20. Kongre, 16 Ekim’de Xi Jinping tarafından, son görev süresinin envanterini çıkardığı ve önümüzdeki 5 yıllık dönemin ana temalarını vurguladığı 2 saatlik bir raporla açıldı. Xi, partinin 96 milyondan fazla üyesini temsil eden 2.296 delegeden oluşan bir dinleyici kitlesine hitap etti; bu, bir delegenin yaklaşık 42.000 üyeye oranıdır.

Parti başkanlığına adaylığını onaylamanın yanı sıra, kongrenin Jinping’in ekonomi, dış ilişkiler, iç politika vb. alanlardaki açılış konuşmasında belirtilen tüm yönergeleri oybirliğiyle desteklendi.

Delegelerin, eyaletleri, devlete ait işletmeleri temsil eden 38 seçim birimindeki ilk adaylıktan itibaren 5 aşamadan oluşan (devlete ait Xinhua haber ajansının belirttiği gibi) “titiz bir seçim sürecinden” geçtikleri düşünüldüğünde, bu şaşırtıcı değil.

ÇKP’nin örgütlenme bürosu başkanı Chen Xi’ye göre adaylar sadakati, yeterli ve dürüst olmaları ve hepsinden önemlisi, Xi’ye bağlılık da dâhil olmak üzere parti doktrinine bağlı olmaları ile seçilirler. Başka bir deyişle, Kongre’de partinin yönergelerine karşı oy kullananı bulmak mümkün değildir.

Xi Jinping’in yeniden seçilmesi

Xi konuşmasında, önceden belirlendiği gibi yeniden seçilmesi konusuna değinmedi ve gerek de duymadı. Sonraki gün paneller toplandığında, partinin Politbüro (Siyasi veya Yürütme Komitesi) üyeleri “iki müessese” üzerine tartışmayı başlattılar. Politbüro Daimi Komitesi için güçlü bir aday olarak görülen Ding Xuexiang, Xi’nin son on yılda elde ettiği başarıları selamladı ve “iki kuruluşa” destek için söz verdi.

Ve Merkez Askeri Komisyonun ikinci sorumlusu General Xu Qiliang, Halk Kurtuluş Ordusu temsilcilerine tüm eylemlerinde tereddütsüz bir şekilde “Xi’nin emirlerine uymaları” gerektiğini söyledi. Benzer açıklamalar önde gelen parti üyeleri tarafından da tekrarlandı.

“İki kuruluş” geçen yıl Kasım ayında Merkez Komitesi tarafından kabul edilen bir karara dahil edildi. Xi’nin “Parti’nin tartışılmaz çekirdek lideri” statüsünü ve onun siyasi doktrinini partinin “yeni bir dönemin yol gösterici ilkeleri” olarak belirlemeyi ifade ediyor. Parti Tüzüğü’nde yapılan bu değişiklikler, “Xi Jinping Düşüncesi”ni “Mao Zedong Düşüncesi” ile aynı düzeye getirdi. Xi’nin “küçük kırmızı kitabını” da görecek miyiz? Kesinlikle. Dolayısıyla Xi, artık ortadan kalkacak olan genel sekreterlik görevinin yerine geçerek ÇKP’nin Başkanı olarak kabul edilecek.

Açılış konuşmasında ana hatlarıyla belirtilen temel politikaları görelim.

Ekonomi politikası

Raporunda, “Çin ulusunun büyük bir şekilde yeniden canlandırılması” arayışında geçen “son derece olağandışı ve olağanüstü” beş yıl boyunca “ciddi ve karmaşık bir uluslararası durumun” neden olduğu engellerin üstesinden gelindiğini vurgulayan muzaffer bir ton benimsendi. Parti, “orta derecede müreffeh bir toplum” inşa etmek ve aşırı yoksulluğu ortadan kaldırmak için “bir asırdır görülmeyen büyük değişiklikler”den yararlandığını iddia etti.

“Büyük gençleşme”, kesinlikle onun “küçük kırmızı kitabının” bir parçası olacak bir tema. Xi’ye göre, partinin şimdi yeni bir merkezi görevi var: “Çin’i her yönüyle büyük, modern bir sosyalist ülkeye dönüştürme hedefine ulaşmak ve ikinci yüzyılda Çin’in modernleşmesi yolunda Çin ulusunun tüm cephelerde gençleşmesini ilerletmek.

2019’da ÇKP’nin kuruluşunun yüzüncü yıl kutlamalarının ardından Xi, 2049’a yani, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yılına atıfta bulunuyor, ancak Xi, bu tür hedeflere ulaşılma hedefini 2035’e kadar çekti ve bundan on üç yıl sonra hala görevde olma olasılığını ifade etti. Çinli otomobil üreticileri grubu BAIC’in başkanı Jiang Deyi’ye göre, “orta derecede müreffeh bir toplumdan” tamamen müreffeh bir topluma geçiş, 2035’te ekonomi “yüksek hızlı büyümeden yüksek kaliteli büyümeye” modernleşme ile gerçekleşecek.

“Yüksek kaliteli kalkınma” konusundaki ısrar, Çin’in daha yavaş bir ekonomik büyüme dönemine girdiğinin zımnen kabulüyle ve ihracata dayalı bir ekonomiyi genişletilmiş iç tüketime ve daha yüksek değere sahip bir ekonomiye dönüştürme girişimiyle el ele gider (“arz yönlü yapısal reformlar” yoluyla eklenen ürünler). Bununla birlikte, bu tür reform çabaları, Xi’nin 2012’de iktidara gelmesinden bu yana defalarca denendi ve Çin ekonomik modelindeki bu değişiklikte pek başarılı olamadı.

Yinelenen başka bir tema, varsayımsal olarak ekonomik eşitsizliği azaltmaya yönelik yeni bir odağın işaretini veren “paylaşılan refah” sloganıdır. Bununla birlikte, bu tema da yeni değildir ve Xi’nin bahsettiği eşitsizliğin azaltılmasına yönelik genel yönergeler de defalarca denendi ve başarılı olamadı. Xi, “Daha fazla iş için daha fazla ücret alacağız ve insanları çok çalışarak refaha ulaşmaya teşvik edeceğiz” dedi. Bu, işçi sınıfının artan sömürüsü pahasına ekonomik büyümedir.

Bununla birlikte, bağımsız Çin basınına bir bakış, “ortak refahın” bir efsane olduğunu doğrulamak için yeterlidir. Hong Kong merkezli bir işçi hakları STK’sı olan China Labor Bulletin web sitesine göre, son altı ayda haritalanan 350 grevin neredeyse tamamı, başta inşaat şirketleri tarafından olmak üzere, ödenmemiş ücretler ve kıdem tazminatı gibi ödenmemiş işçilik yükümlülüklerinden kaynaklanıyor. Ekonomik aktivitede de düşüş yaşayan teknoloji sektöründe, sektör işgücünün yaklaşık yarısını oluşturan taşeron işçiler, geçimleri için hayati önem taşıyan fazla mesai ücretlerini almaktan, kıdem tazminatını koruma mücadelesine geçmiştir. Bu haklar asla ödenmemektedir.

18-24 yaş arası gençler arasındaki işsizlik dört ay boyunca sürekli artarak bu yılın Temmuz ayında %20’ye ulaştı. Çelik ve çimento üretim sektörlerinde, inşaat sektöründeki faaliyetlerin azalması nedeniyle işçiler işten çıkarılıyor ve hemşireler, COVID ile mücadele için hayatlarını vermiş ve dünya tarafından tanınmış olmalarına rağmen çok düşük ücret alıyorlar.

Başka türlü olamazdı. Ne de olsa, “Çin’i büyük bir modern sosyalist ülkeye dönüştürme” hedefi, Xi ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Stalinist ve Castro-Chavist partileri tarafından övülen bir efsanedir. Refah sadece, ÇKP’nin büyük devlet adamlarını övmekten asla bıkmayan, hatta liderlerin “sosyalist” diline adapte olan, giderek zenginleşen parti seçkinleri ve Çin burjuvazisi için var.

Örneğin, Maliye Bakanlığı Araştırma Enstitüsü’nün eski başkanı ve şimdi bir ekonomik düşünce kuruluşunun başkanı olan Jia Kang, “Merkezi hükümetin ‘trafik ışığı mekanizması’ konusundaki direktifini vurgulamalıyız: Sermaye tarafsızdır ve Marx’ın Kapital’de tanımladığı gibi artık kanlı ve kirli değil” diyor. Oysa Çinli ve yabancı kodamanlar tarafından sömürülen Çinli ve Afrikalı işçi sınıfları öyle demiyorlar…

Devlete ait işletmelere karşı özel sektöre ait işletmeler

Bu konu, pazar açıklarını kapatmaya yönelik her zamanki arsız taahhüt ve vaatlerinin ötesinde, Xi tarafından konuşmasında detaylandırılmadı. Ancak, Stalinist ve reformist solun, Xi yönetimindeki Çin’in özel ekonomi pahasına devlet sektörünü giderek daha fazla güçlendirdiği ve sosyalizme giden yolun döşendiğini kanıtladığı yaygın olarak kabul edilen açıklamaları nedeniyle, Çin ekonomisine ilişkin bazı rakamlar üzerinde durmaya değer.

Ekonomi danışmanı ve “tarafsız sermaye” destekçisi tarafından övülen “trafik ışığı mekanizması”, kurallara uyan şirketler için yeşil ışık, uymayanlar için kırmızı ışık anlamına geliyor. Bu başka bir deyişle, Marx’ın dediği gibi, işçileri aşırı sömürerek veya piyasa tarafından kabul edilmeyen yöntemlere başvurarak kârlarını ortalama seviyenin üzerine çıkarmak isteyen açgözlü kapitalistleri, kapitalizmi kurtarmak için ortadan kaldırmak demek.

“Sömür ve zenginleş, evet, ama kurallara uyalım ki hepimiz eşit olarak zengin olalım ve aramızdaki farklılıkların teknolojik yeniliklerle kapatalım, böylece ulusumuz “ortak refah” elde edebilsin(!)” ÇKP’nin en fazla verdiği mesajdır.

Bu, Çin’deki özel sektörün paramparça olduğu anlamına gelmiyor. Tam tersine, mevcut ekonomik gerileme aşamasında, ekonomik kriz zamanlarında bazı özel yatırımlar durur. Tüm kapitalist ekonomilerin ortak sonucu budur. Özel sektörden bazı performans verilerine bakalım.

Özel ekonomi, ülkenin vergi gelirlerinin yarısından fazlasını sağladığı, GSYİH’nın %60’ını temsil ettiği ve yüksek teknoloji sektörüne hâkim olduğu için önemlidir. Hükümet verilerine göre, 2019’da 405 milyondan fazla insan özel şirketler için çalışmaktadır veya serbest meslek sahibidir; bu, Çin nüfusunun yaklaşık %29’una eşittir.

Çin’deki özel şirketlerin sayısı, koronavirüs pandemisinin başlangıcından bu yana 11,8 milyon şirketin kurulmasıyla bu yılın Ağustos ayının sonunda on yılda üç kattan fazla artarak 47 milyona ulaştı ve tüm şirketlerin %93,3’ünü oluşturuyorlar. Devlet Piyasa Düzenleme İdaresi’ne göre, pandemi sırasındaki büyümeyi Pekin’in özel işletmeyi korumaya yönelik benzeri görülmemiş çabalarına bağlıyor.

Yarı resmi Çin Sanayi ve Ticaret Federasyonu’na göre, özel yatırım geçen yıl toplam yatırımın %56,9’unu oluşturarak 2020’yi aştı ve en büyük 500 özel şirketin toplam geliri geçen yıl %9,1 artarak 5,3 trilyon ABD dolarına ulaştı.

Yukarıdaki rakamlar, Çin ekonomisinde özel sektörün sonunun geldiği efsanesini ortadan kaldırmaya yardımcı olsa da bu, artan bir ekonomik gerilemenin ve ülkede bir durgunluk olasılığının Çin hükümetinin devlet sektörünü güçlendirmesine yol açmayacağı anlamına gelmiyor. Bir yandan özel şirketlerin kendilerini kurtarmasını sağlamak, diğer yandan gelecek saldırılara karşı işçi mücadelelerinin yükselmesini önlemek için bu gerekli. Ancak bu, bu makalenin kapsamını aşan bir analizdir.

Tayvan’ı içeren kriz

Tayvan bugün ABD emperyalizmi ile Çin arasındaki ana sürtüşme noktalarından biri haline geldi ve bunun önemi, Xi’nin Tayvan’ın katılımının “Çin ulusunun büyük gençleşmesinin” önemli bir parçası olduğunu ortaya koyduğunda görülebiliyor. ABD hükümeti, bir yanda, dünyada özgürlüğün savunucusu olarak kendine biçtiği rolü yerine getiriyor ve diğer yanda ÇKP, “tek ülke, iki sistem” politikasına (Çin’deki kapitalist restorasyon artık bir masal) saygı duyulmasını istiyor.

Xi buna kasıtlı olarak şüpheli bir şekilde yanıt verdi. Bir yandan Tayvan’ın ABD tarafından yarı-sömürgeleştirilmesine atıfta bulunarak şunları söyledi: Ve gerekli tüm önlemleri alma seçeneğini saklı tutuyoruz… Ulusun tam birleşmesi mutlaka gerçekleştirilmelidir ve mutlaka gerçekleştirilecektir!”

Bunu Biden yönetimine netleştirmek için Xi, herhangi bir yabancı müdahaleye karşı olduğunu yineledi ve “Tayvan sorununun çözümü Çinlilerin meselesi, Çinliler tarafından çözülmesi gereken bir mesele” olduğunda ısrar etti.

Öte yandan, şimdi Tayvan halkına atıfta bulunarak, “Bu temelde, Tayvan’daki tüm siyasi partilerden, sektörlerden ve sosyal katmanlardan insanlarla boğazlar arası ilişkiler ve ulusal yeniden birleşme konusunda geniş ve derin istişareler yapacağız” dedi. “Ve boğazlar arası ilişkilerin barışçıl gelişimini desteklemek ve Çin’in barışçıl yeniden birleşme sürecini ilerletmek için onlarla birlikte çalışacağız.”

Savaş yok, barış yok. Ancak Xi, Hong Kong’da yaptığı gibi adanın olası bir işgali için somut bir zaman çizelgesi belirlemeyerek soruyu açık bıraktı, ancak konuyu dış politikasının merkezine yerleştirdi. Ne ABD’nin Tayvanlıların özgürlüğü konusunda ne de Çin hükümetinin ada ile ilişkilerin barışçıl gelişimi konusunda endişeli olmadığı açıktır. Tehlikede olan, 5G sektöründe Trump ile başlayan ve Biden tarafından daha da pekiştirilen devam eden teknolojik hegemonya savaşıdır.

Çin, yüksek teknolojili çiplerin tedariki için ithalata güveniyor. Petrolden çok yarı iletken ithalatına harcıyor. Satışlara göre ilk on beş yarı iletken şirket arasında tek bir Çinli şirket yok.

Yüksek teknoloji çip endüstrisi, tasarımı Amerika Birleşik Devletleri’nde olan küresel bir tedarik zincirinden oluşur; Tayvan ve Güney Kore’de üretim; Çin’de montaj, paketleme ve test; ve Hollanda’dan ekipman. Çin, Tayvan’daki üretime hakim olmayı ve böylece ABD kontrolündeki fabrikalardan yapılan ithalata bağımlılıktan kurtulmayı hedefliyor.

Yolsuzluk

Bu ikincil görünen bir konudur, ancak yolsuzlukla mücadele bir yandan “trafik ışığı mekanizmasının” bir parçası ve diğer yandan ÇKP içindeki muhalif sektörlerin kontrolü için bir silahtır. Resmi çizgiye karşı çıkmayı göze alan herhangi bir lider, yozlaşmış bir damga alabilir ve yıllarca hapis ve yeniden eğitim kamplarında acı çekebilir.

Xi, yolsuzlukla mücadelenin “herhangi bir dakika dinlenmeden” devam etmesi gerektiğini bir kez daha belirtti ve son on yılda yolsuzluğa karşı “ezici bir zafer” kazanıldı diyerek övdü. Ve partinin [parti liderlerinin] yozlaşmış aile üyelerini ve üst düzey yetkililerin yardımcılarını takip etmeye devam edeceğini açıkça belirtti.

Kongreye sunduğu raporunda, “yeni bir büyük mücadeleye” ihtiyaç olduğunu ve partinin iç yapılanmasının etkisiz kaldığını vurguladı. Paraya tapma, hedonizm, benmerkezcilik ve tarihsel nihilizm gibi yanlış düşünce kalıplarını eleştirdi.

Oysa Xi Jinping’de paraya tapanlar arasında ve kökeni bilinmeyen 1,5 milyar ABD doları olduğu tahmin edilen bir servete sahip ve bu da onu ülkenin 400 milyarderden oluşan seçkin ailesinin bir parçası yapıyor.

Diğer başlıklar

Sınırların kapatılması, toplu testler, dijital gözetleme, karantinalar ve COVID pandemisine toleranssızlık politikasının sürdürülmesi gibi ana akım medya tarafından yeterince ele alınan diğer konulara değinmeyeceğiz. Ya da Xi’nin konuşmasında diğer zamanlara kıyasla hem ekonomik hem de dış politika konusunda oldukça hafif bir ağırlığı olan İpek Yolu Girişimi’ne de.

Yazar Hakkında