Polimer’den 900 Arkadaşımız Çıkarıldı!

Polimer’den 900 Arkadaşımız Çıkarıldı!

Danfor Polimer’den Petrol-iş Üyesi bir İşçi

Patronlar, işçi sınıfını köleleştirmek ve işgücünü ucuzlatmak için üzerimizdeki baskıları sürekli arttırıyorlar. Son dönemlerde artan oranda toplu işten çıkarma tehdidi ile karşı karşıyayız. İşlerde düşüş olmasa bile, sadece maliyetleri düşürmek ve kalan işçileri korkutmak için bu yöntem daha fazla kullanılıyor. Bu tür bir çıkarma ardından iş bulsak bile koşullarımız hep daha kötüleşiyor.  

Bu saldırı dalgasına karşı ülkemizdeki birçok sanayi bölgesinde insanca yaşam için ve bazen sendikal haklarını korumak için direnişler sürüyor. Bu direnişlerle dayanışmayı bütün gücümüzle yükseltmek zorundayız.  Birlik sağladığımız işyerlerinde örgütlülüğümüzü bürokratik sendikacılara bırakmak yerine, sendikalarımızı biz işçiler yönetmek zorundayız. Çünkü bir iş yerine sendikanın girmesi ortadan bütün sorunların kalkacağı anlamına gelmiyor, süreç tam tersine işleyebiliyor. Bu kötü durumun maalesef birçok örneği var. Çerkezköy OSB’de faaliyet gösteren Danfos Polimer Kauçuk bu kötü örneklerden biri.

Polimer Kauçuk firmasında çalışan bizler, Petrol-İş İstanbul 1 no’lu Şube’de örgütlüyüz. Bu iş yerinde sendika olması biz işçilerin sorununu ortadan kaldırmıyor, tam tersine sorunları derinleştiriyor. Patron, kriz ve küçülme bahanesiyle kolayca  işçi kıyımına gidebiliyor.

Patronlar karına kar katarken, sözleşmeli ve kadrolu çalışan yaklaşık 900 arkadaşımız işten atıldı ve yılbaşından sonra da işten çıkarmaların devam edeceği söyleniyor. İşten atılan arkadaşların dava açmaması için de kıdem ve ihbar  dışında 8 maaş ve yılına göre daha faza ödeme yapıyorlar. Amaç dava açılmaması!  Bir işveren küçülme ve kriz var diye toplu çıkış yapıyorsa orada gerçekten küçülme ve kriz şartlarının olması gerekiyor.  Bir işveren işçi mahkemeye gitmesin diye kıdem ve ihbar dışında 8 veya üzerinde maaş verip işten çıkarıyorsa, o işyerinde söyledikleri gibi kriz yoktur. İşveren yasal süreç başladığında kaybedeceğini biliyordur. Bu durum gerçekten kriz şartlarının oluşmadığını ve bizleri çıkarıp daha ucuza işe geri almayı planladıklarını gösteriyor.

Peki, sendikalı olan bu iş yerinde Petrol-İş 1 No’lu Şube nasıl mücadele ediyor ya da kimin için mücadele ediyor? Patron için mi, yoksa işçiler için mi? 1 No’lu Şube yönetimi de biz işçilere “arkadaşlar dava açmayın, işler açılınca önce sizleri işe geri alırız” diyerek işveren yandaşlığı yapmaya devam ediyor.  Şube Başkanı Ahmet Baranlı, 29 Ağustos Zafer Bayramı öncesinin idari izin sayılması için yaptığı açıklamada ne kadar mücadeleci olduklarını anlatıyordu.  Ayrıca “İşten çıkarılacak arkadaşların yerini doldurmak için fazla mesai yapılacak, işten çıkarılmalar olduğu için mesai kalırsak haramdır, arkadaşımız dışarda işsizken  biz burada mesai yapamayız, fazla mesai yapıp o parayı alıp evimize çocuğumuza yedirtmeyiz, haramdır.” diyordu.

Şu ana kadar yaklaşık 900 arkadaşımız işten çıkarıldı. Ve fabrikada fazla mesailer başladı. Fabrikanın her bölümünde 12 saat çalışma var. Kriz olan bir iş yerinde işçiler çıkarıldıktan sonra fazla mesai olur mu, oluyormuş! Buradan anlıyoruz ki Petrol-İş 1 No’lu Şube burada işçileri düşünmüyor. Onlar, kendi rahat koltukları ve kaliteli yaşamları için, sonra da patronlar için çalışıyor. Biz işçiler alınterimizi ve geleceğimizi bu bürokrat yöneticilere teslim ettiğimiz sürece hiçbir zaman kazanamayız. Bu nedenle birlik yani örgütlü olmak zorundayız. Sendikalarımızı kendimiz yönetmeliyiz.

Yazar Hakkında