Saray Rejiminin Alaşağı Edilmesi İçin Erdoğan Yenilmeli

<strong>Saray Rejiminin Alaşağı Edilmesi İçin Erdoğan Yenilmeli</strong>

Kırmızı Gazete Yayın Kurulu

1.Türkiye 2016 yılında gerçekleşen darbe girişiminden bu yana olağanüstü bir rejimle yönetilmektedir. 2018 yılında gerçekleşen referandumla bu rejim başkanlık sistemine geçmiş ve tüm yetkileri saray etrafında toplamıştır. Siyasal islamcı ve faşist güçlerin, sermayenin geniş kesimlerinin de desteği ile kurduğu bu zorba rejim, her ne kadar güçlü de olsa parçalı bir yapıya sahiptir. Ekonomik ve siyasi kriz derinleştikçe blokları birbirine bağlayan zincirler çözülmektedir. Bu çözülme rejimin otomatikman yenileceği anlamına gelmemektedir. Rejim çürüdükçe sertliği de artmaktadır. Rejimin çözülme eğilimi ile iktidarını kaybetmemek için şiddetini arttırma eğilimi bir aradadır ve sonucu kitlelerin kararlı tutumu belirleyecektir.

2. Sınıfsal güç ilişkilerinde ve işçi sınıfı açısından bilinç, örgütlülük ve siyasal önderlik düzeyinde olumlu yönde büyük bir değişiklik yaşanmadığı takdirde, Türkiye’de önümüzdeki dönemde devrimci olmayan yollardan gerçekleşebilecek bir rejim değişikliğinin, işçi sınıfı ve ezilenler lehine büyük değişimler vermeyeceğini biliyoruz. İşçi hareketi, yoksullar, ezilenlerin ve gençliğin kitlesel seferberliği olmaksızın, köklü değişimler olamayacağını ifade ederken, seçimler sonucunda “hiçbir şeyin değişmeyeceği” gibi bir sonuca elbette varmıyoruz.  Toplumsal olarak aynı temele dayansalar da değişik burjuva siyasal rejimler arasındaki farkı biliyoruz. Yani hiçbir zaman “ikisi de burjuvazinin egemenliğine” dayanıyor, bu nedenle” faşizmle burjuva demokrasisi” aynı şeylerdir diyemeyiz.

Sadece otokratik saray rejimine son verilebilmesi bile birtakım demokratik sonuçlara yol açma ihtimali barındırmaktadır. Geçmiş dönemin suçlularının yargılanması ihtimali kitlelerin sürekli baskısıyla gündeme gelebilir. Kısacası mevcut baskı rejiminin devam etmesiyle sona ermesi arasında “tarihsel-toplumsal” planda olmasa da “güncel-siyasal” planda, işimize yarayabilecek farklılıklar olacaktır.  Bu nedenle, ileriye doğru bir adım atabilmek için, güncel planda bize herhangi bir “pratik” fayda sağlamayacak “Bunların hepsi birbirinin aynı” saptamasının ötesine geçebilmek zorunludur. Böylesi somut durumlarda tutumumuzu genellemeler ve soyut ilkeler üzerinden değil somut durumdan hareket eden devrimci-politik bir bakış açısıyla belirlemeliyiz.

Önemli bir nokta da, Erdoğan’ın seçimleri kazanması halinde, bir daha aynı “kabusu” görmemek için işini bir daha şansa bırakmayacak olmasıdır. Adnan Menderes’in “Allah bana bir daha böyle bir gece yaşatmasın!” dediği 1957 seçimlerinden sonraki baskı ve şiddet politikalarını unutmamalıyız. Bu süreç Menderes’in darbeyle devrilmesine kadar devam etmiştir.

3. Güncel olarak, rejimler arasında farklar olacaktır dememiz, burjuva muhalefetle ilgili birtakım umutlarımız olduğu anlamına gelmez. Burjuva muhalefet, güçlendirilmiş parlamentoya dönmeyi ve krizden, sermayeden yana ve Batı ile ilişkileri düzelterek çıkmayı hedeflemektedir. Bu blok da diğeri gibi kapitalist bir programa, emperyalizm yanlısı politikalara sahiptir. Seçimin ardından emekçi kitlelerle yeni burjuva hükümet arasında yeni bir mücadele dönemi başlayacaktır.

4. Sonuç olarak, emekçi halkımızı, seçimlerde Erdoğan ve Bahçeli’nin ittifakına oy vermeme çağrısı yapıyoruz. Saray rejiminin alaşağı edilmesi için, Erdoğan sandıkta yenilgiye uğratılmalı!

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı devirmek için seferber olan kitleler Kemal Kılıçdaroğlu etrafında toplanmaktadır. Kırmızı Gazete olarak, bu süreçte kitlelere eşlik edeceğiz. Burjuva muhalefete herhangi bir umut bağlamaksızın, Erdoğan’ı ve otokratik saray rejimini durdurmak için, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy veren kitlelerle birlikte hareket edeceğiz. Seçim öncesinde ve sonrasında olabilecek her türlü saldırıya karşı halkımızla birlikte sokaklarda ve seçim sandıklarında olacağız.

Parlamento seçimlerinde ise halkımızı, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın adaylarını ve sosyalist işçi adayları desteklemeye çağırıyoruz.

Yazar Hakkında