Şili’de 7 Mayıs Seçimleri: Aşırı sağ büyüyor ve toplumsal hoşnutsuzluk sürüyor

Şili’de 7 Mayıs Seçimleri: Aşırı sağ büyüyor ve toplumsal hoşnutsuzluk sürüyor

Okurlarımıza Türkiye’deki seçimler ve sonuçları ile oldukça benzerlikleri olan 7 mayıs 2023 Şili seçimlerinin sonuçlarını değerlendiren bir yazıyı ulaştırmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.

www.litci.org dan Çeviren: Pınar Başol

Geçtiğimiz Pazar günü yapılan seçim, halkın çoğunluğunun oy verme konusunda pek hevesli olmamasına rağmen çok önemliydi. Sonuçlar kısmen ülkenin gerçeklerini yansıtıyor, ancak bizi de şaşırtmamalı. Aşırı sağın büyümesinden endişe duyan binlerce işçi, genç ve aktivist için en önemli şey, ülkede neler olduğunu ve 7 Mayıs Pazar günü neler yaşandığını derinlemesine analiz etmektir.

Son 4 yılda, ülke bir düzineden fazla seçim yarışına sahne oldu. Buna rağmen, nüfusun çoğunluğunun yaşamında bir iyileşme olmadı. İlk kurucu süreci başlatan 15 Kasım 2019 tarihli Barış Antlaşması’ndan bu yana, toplumsal hoşnutsuzluğu burjuva demokrasisine kanalize etmek ve milyonlarca protestocuyu sokaklardan uzaklaştırmak için tüm ana siyasi partiler (Anlaşmayı imzalamayan ancak daha sonra tanıyan Komünist Parti dahil) arasında geniş bir toplumsal anlaşma yapıldı. Partido Republicano (Cumhuriyetçi Parti), 2019’da başlayan devrimci huzursuzluğun her zaman daha fazla şiddetle bastırılması gerektiği görüşünü savunduğu için bu anlaşmanın dışında kaldı.

Toplumsal hoşnutsuzluğu, burjuva kurumlarına (seçimler, Parlamento, Kurucu Meclis) yönlendirme stratejisi şu ana kadar başarıya ulaştı. Halk dağıtılırken, zalim Şili neoliberal kapitalizmine dokunulmadı. Frente Amplio (FA – Geniş Cephe) ve CP gibi eskiden reform önerenler, bugün ülkeyi büyük kapitalistler için yönetiyor. Ülkenin sahipleri tarafından tamamen ehlileştirilmiş durumdalar. Bu bağlamda, büyük burjuvazi ve onun en gerici fraksiyonu için daha fazla taviz vermelerine gerek olmadığı giderek daha açık hale geliyor. Bu, FA ve CP gibi kendilerini reformist olarak adlandıran kişi ve partiler için de geçerli. Aşırı sağ ve sağ kanat, toplumsal hoşnutsuzluğun önemli bir bölümünden faydalanmayı başardı, toplumsal değişim ve halk hareketliliğine yönelik olasılıkları sonsuza kadar ortadan kaldırmak niyetinde. Öte yandan, çok sayıda şaibeli oy pusulası, siyasi rejimin nüfusun büyük bir kesimi için hala meşruiyetten yoksun olduğunu ve toplumsal hoşnutsuzluğun hala canlı olduğunu gösteriyor. Değerlendirmek istediğimiz genel bağlam budur.

Seçimleri kontrol eden büyük şirketler ve partileri oldu

İlk olarak, Anayasa Konseyi üyelerinin seçiminin, siyaseti finanse eden büyük şirketler ve rejim partileri tarafından tamamen kontrol edildiğini açıkça belirtmek gerekir. Sözde “Şili Anlaşması”, bağımsız adayların katılımı ve seçim yarışından birkaç ay önce yeni partilerin kaydedilmesi olasılığını dışarıda bırakmıştır. Sonuç olarak, sadece hali hazırda kayıtlı olan partiler katılabildi. İkinci temel unsur ise kampanya finansmanıydı. Her zaman olduğu gibi, büyük şirketler farklı partilerin adaylarına muazzam miktarda bağışta bulundu ve bu da adaylar arasında muazzam bir harcama eşitsizliğine yol açtı. Örneğin, Şili yüksek burjuvazisinden Hurtado Vicuña ailesi, UDI (35 milyon pesodan fazla), RN (14 milyon peso) ve Republicanos’u aynı anda finanse etmiştir. Her bir adayla ilgili olarak, bu aileden en çok para alanlar RN’den Daniela Castro ve Republicanos’tan Luis Silva (seçildi) oldu. Von Appen denizcilik ailesi de büyük katkılarda bulunmuş, en büyük desteği 26,5 milyon peso ile Partido Republicano’dan almış, ayrıca UDI, RN ve Evópoli de finanse edilmiştir.

Fundación Sol tarafından birkaç gün önce analiz edilen fonlar arasında (birkaç burjuva ailesinden gelen 360 milyon peso) en çok fon alan partiler UDI (170 milyon), RN (84 milyon) ve Republicanos (34.5 milyon) oldu. Her zaman olduğu gibi, büyük burjuvazi tüm yumurtalarını tek bir sepete koymadı ve farklı partilerden adayları finanse etti. Sosyalist Parti, Hıristiyan Demokrasi gibi diğer partiler de burjuva kesimlerden büyük miktarlarda para aldılar.

Bu nedenle, her şeyden önce, seçimlerin gerçekten demokratik olduğunu ve herkesin aynı haklara sahip olduğunu söyleyemeyiz. Büyük burjuvazi, adaylarını muazzam meblağlarla finanse etmenin yanı sıra, kitle iletişim araçlarını da kontrol ediyor ve adaylarına televizyonda, radyoda vs. daimi bir alan açıyor.

Aşırı sağın yükselişi

Kuşkusuz en önemli sonuç, Pinochet’nin takipçisi José Antonio Kast’ın partisi Republicanos’un ezici zaferiydi. Republicano adaylarının konuşmalarının iki ana noktası vardı: Suçla mücadele ve düzensiz göç. Şili’de aşırı sağın büyümesi bir istisna ya da özel bir durum değil. Birçok ülkede, kapitalizmden kaynaklanan toplumsal çelişkilerin artması, giderek daha fazla burjuva kesiminin aşırı sağ partileri desteklemesine neden oldu. Bu durum Avrupa’da (Almanya, İtalya, Yunanistan, Polonya) ve Amerika’da (Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, El Salvador, Arjantin) da yaşanıyor.

Republicano oylaması, büyük burjuvazinin, eşitsizliklerin, yoksulluğun ve şiddetin artmasını göçmenlere, uyuşturucu kaçakçılarına, solcu aktivistlere ve “doğrudan eylem” yöntemleriyle toprakları için mücadele eden Mapuche’lere vb. bağlayan işçi sınıfı ve orta sınıfların bir kısmını ideolojik olarak fethetmede ilerlediği anlamına geliyor.

Aşırı sağın büyümesi, “solcu” ya da “reformcu” hükümetlerin başarısızlığıyla doğrudan ilişkilidir. Brezilya’da 14 yıllık PT hükümeti (Lula ve Dilma) Bolsonaro’nun yükselişine yol açtı. Aynı şey Şili’de de yaşanıyor. İlerlemeci hükümetler, kitlelerin sorunlarını çözmeyerek ve büyük şirketlerin lehine kalıcı anlaşmalar yaparak aşırı sağın önünü açıyor. Boric bir istisna değil. İşçi sınıfının yaşam maliyeti zamlar, düşük ücretler, sağlık ve eğitim alanındaki kriz vb. nedenlerle daha da kötüleşirken, büyük şirketlerin kârları tavan yaptı. Bu esnada, hükümet sağ kanadın tüm gündemini ve söylemini benimsedi. Mapuche bölgesini yeniden askerileştirdi; ülkenin kuzeyindeki göçmenlere karşı Olağanüstü Hal ilan etti ve Carabineros’a açık çek vermek için Nain-Retamal Yasasını çıkardı. Ancak, ne kadar sağa kaysa da, Boric asla büyük burjuvazinin gerçek sınıf temsilcileri olan muhafazakar ve yeni aşırı sağ partilerin yerini alamayacaktır.

Rakamlara bakıldığında, aşırı sağın oyları son cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine kıyasla önemli ölçüde artmıştır. Kast, ilk turda 1.9 milyon oy alırken (diğer sağcı aday Sichel 900,000 oy aldı) 2021 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda 3.6 milyon oy aldı. Parlamento seçimlerinde Partido Republicano 666,000 oy aldı. Meclis üyeleri seçiminde ise Cumhuriyetçiler tek başına 3,4 milyon, geleneksel sağ kanat ise 2 milyon, yani toplamda 5,3 milyon oy alarak Cumhurbaşkanlığı ikinci turundan 2 milyon daha fazla oy aldı. Bu da sağ ve aşırı sağın, Gabriel Boric’in hükümeti altında ülkede artan memnuniyetsizliğin bir kısmından faydalanmayı başardığını gösteriyor. Kuşkusuz Halk Partisi’nin seçim arifesinde yaşadığı uyuşturucu kaçakçısı aday skandalı da oylarının bir kısmını sağcılara kaydırdı.

Sağ kanadın büyümesi, sadece seçimlerle sınırlı değil. Son aylarda, asıl olarak Carabinera Rita Olivares ve Carabinero Daniel Palma’nın (polis memurları) öldürülmesinden sonra, sağ kanat, çoğunlukla Carabineros’un akrabaları, askerler ve küçük ve büyük burjuvazinin bazı kesimleri tarafından desteklenen binlerce kişinin katıldığı büyük gösteriler düzenlemeyi de başardı.

Hükümete darbe

Gabriel Boric hükümeti, yukarıda yazdığımız sebeplerden ötürü göreve geldiğinden beri destek kaybediyor ve son seçim de hükümete bir darbe daha vurdu. Başkanlık seçimlerinde Boric ve eski Concertación (reformist partiler arasındaki bir ittifak) 4.6 milyondan fazla oy kazandı. Mevcut meclis üyeleri seçimlerinde ise hükümet yanlısı CP, FA ve SP partilerinin ittifakı olan Unidad Para Chile 2.8 milyon oy alırken, Partido Radical, PPD – hükümetteki sağcı partiler – ve Christian Democracy’nin oluşturduğu Todo Por Chile bloğu 877,000 oy aldı. Birlikte yaklaşık 3,7 milyon oy aldılar ki bu sayı 2021 Başkanlık ikinci turundan neredeyse 2 milyon daha az. Bu veriler hükümete yönelik önemli bir destek kaybı olduğunu ortaya koyuyor.

Hükümetin ve bir önceki Anayasa Konvansiyonunun başarısızlığı, aşırı sağın büyümesiyle doğrudan ilişkili. Yeni Concertación’un (Sosyalistler, Frente Amplio ve Komünistler) izlediği yol, son Plebisitte yeni Anayasanın reddedilmesinden sonra tamamen başarısız oldu. “Sosyal değişimi sağlamak” için sağ kanat ve büyük iş dünyası ile bir anlaşma yapmalarının bir paravandan başka bir şey olmadığı ortaya çıktı. Yeni Anayasa onaylansaydı bile, ki bu hükümete ve sağcı kampanyaya karşı duyulan hoşnutsuzluk nedeniyle neredeyse imkansızdı, ana maddeleri büyük ailelerin ülke ekonomisi ve devlet üzerindeki kontrolünü sürdürdüğü için orta vadede başarısız olacaktı. Aslında her geçen gün başarısızlığa uğrayan şey, yeni Concertación’un ülkeyi değiştirme ve çalışan kitlelerin ve gençlerin sorunlarını çözme yönündeki reformist stratejisidir.

Geçersiz oyları nasıl yorumlamalıyız?

Bu seçimlerin en büyük sürprizlerinden biri de geçersiz oyların sayısındaki artıştır. Boş oylarla birlikte bu rakam neredeyse 2.7 milyona ya da yüzde 21.54’e ulaşmaktadır. Çekimserler (oy kullanmayanlar) ise 2.7 milyona ulaştı. MIT, Şili neoliberal kapitalizminin sürdürülmesini temsil etmeyen hiçbir oylama seçeneği olmadığı ve sürecin meşruiyetten yoksun olduğunu ifşa ettiğimiz için Geçersiz Oy kampanyasının bir parçasıydı.

Geçersiz oyların muazzam büyüklüğü, nüfusun önemli bir kısmının aday olan partilere ve siyasetçilere inanmadığını veya oy kullanmak için yeterince bilgilendirilmediğini göstermektedir. Bazı sol örgütlerin geçersiz oyları “estallido social”in (Ekim 2019’da başlayan toplumsal isyan) temelini oluşturan hoşnutsuzluğun devamı olarak nitelendirmesi bizce bir hatadır. Geçersiz oy, mutlaka solcu ya da devrimci bir oy değildir. Elbette boş oyların bir kısmı işçi sınıfının daha bilinçli bir kesiminden ve son yıllardaki protestolarda öncü olan gençlerden geliyor. Birçoğumuz ikinci turda Kast’a karşı oy kullandık ve şimdi de hükümet koalisyonuna oy vermedik. Fakat bu ne kadar kitleyi temsil ediyor? Bunu ölçmek neredeyse imkansız. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Boriç’e oy veren ve iktidar koalisyonuna oy vermeyen 2 milyon kişinin bir kısmının şimdi boş oy vermiş olması mümkündür. Halk Partisi’ne oy verecek olanların bir kısmı da boş oy kullanmış olabilir. Geçersiz oyları daha iyi anlayabilmek için verileri daha yakından (seçim bölgeleri ve komünlerde) incelemek ve ülkenin her köşesindeki işçileri dinlemek gerekmektedir.

Bizim tespit edebildiğimiz, nüfusun büyük bir bölümünün mevcut partilere inanmadığı ve bu seçimlerden bir değişim beklentisi olmadığıdır.

Gerekli olan devrimci alternatif bir siyasi proje ortaya koymak

Hükümet koalisyonunun başarısızlığı ve aşırı sağın büyümesi, sol görüşlü ve Boric hükümetini eleştiren binlerce işçi, aktivist ve gencin şu ana kadar bu partilerin işgal ettiği alan için mücadele edecek alternatif bir proje inşa etmeyi beceremediğini gösteriyor.

Coordinadora de Movimientos Sociales (Sosyal Hareketler Koordinasyonu), Referente Político Social (Sosyal-Politik Referans) ve diğerleri gibi farklı sol gruplar arasında Yeni Concertación’a nasıl bir alternatif inşa edilebileceği tartışılıyor. Ancak şu ana kadar tüm bu grupların Komünist Parti ve Frente Amplio’nun formüllerini tekrarladığını görüyoruz: Mevcut kapitalist devletin sınırları dahilinde, “gerçek” bir Kurucu Meclis ya da bir tür anayasal değişiklik yoluyla haklar için mücadele. Tam da bu projenin Boric hükümetinin başına gelenlere yol açtığını düşünüyoruz.

Bize göre, ülkenin büyük burjuva ailelerinin egemenliğinden kurtulmadan ve tamamen kapitalistlerin hizmetinde olan mevcut devleti yıkmadan, emekçi halkın sorunlarını çözmek mümkün değil. Programı, en zengin 10 ailenin ve çokuluslu şirketlerin mülksüzleştirilmesine odaklanan, ülkenin zenginliğini halkın ihtiyaçlarını çözmenin hizmetine sunacak yeni bir işçi partisi inşa etmek gerekiyor. Ve örgütlü işçi sınıfının iktidarı kendi eline alması, mevcut burjuva devletinde taş üstünde taş bırakmaması gerektiğine. Bu proje ancak tabandan, her mahalledeki, fabrikadaki, madendeki, süpermarketteki, lisedeki gençlerden ve işçilerden inşa edilebilir. Geleneksel politikacıları ve partileri süpürüp atan ve büyük burjuvazinin egemenliğini sorgulayan bir devrim dışında Şili’yi değiştirmenin yolu yoktur. Anayasa Konvansiyonu’nun başarısızlığı ve aşırı sağın büyümesinden sonra bu durum her geçen gün daha da belirginleşiyor. MIT bu yolda ilerlemeye ve gerçek bir işçi sınıfı ve gençlik devrimci partisi inşa etmeye hazırdır.

Aşırı sağa ve hükümetin saldırılarına karşı kendimizi hazırlamalıyız

Anayasa Konseyi’nde aşırı sağın ilerleyişi çok büyük tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Her şeyden önce, mevcut konseyde sağ kanat koltukların çoğunluğunu elde ettiği için yeni anayasa Pinochet’nin anayasasından bile daha kötü olabilir. Bu da işçilere bu gerilemelere izin vermeme, protestoları örgütleme ve Çıkış Plebisitinde yeni anayasanın onaylanmasına karşı oy kullanma görevini yüklemektedir.

Bir gözümüz çıkış plebisitinin gerçekleşmeme ihtimali üzerinde olmalı, zira sağ kanat (Cumhuriyetçiler de dahil olmak üzere) ve hükümetin yıl sonunda yeni bir ret tehlikesi yaşamadan anayasayı değiştirmek için yeni bir anlaşmaya varmaları mümkün. Bu partilerin kendi koydukları oyun kurallarını değiştirmeyeceklerine inanacak kadar saf olamayız.

Öte yandan, bu yeni seçim yenilgisinden sonra daha da sağa dönecek olan Gabriel Boric hükümetinden de bir şey bekleyemeyiz. Hükümet partileri “demokratik güçleri” Partido Republicano’nun sözde faşizmine karşı birleşmeye çağırmaya çalışacak. Bizi hükümetlerini ve burjuva demokrasisini savunmamız için aldatmaya çalışacaklar, ancak Araucania’nın militarizasyonunu sürdüren, Carabineros’u güçlendiren, işçilerin AFP’lerden paralarını çekme hakkını reddeden hükümetin kendisi ve Parlamento’dur. İkinci olarak, işçi sınıfı ve gençliğin her geçen gün daha da kötüleşen yaşam koşullarını savunmak için mücadele etmek üzere yeniden örgütlenmesi gerekmektedir. CUT, ülke genelindeki işçi federasyonları ve sendikaları ile Confech gibi gençlik örgütleri, Gabriel Boric hükümetinden bağımsız olarak işçi sınıfını harekete geçirecek bir dizi talebin başına geçmelidir. MIT’nin bu talepler dizisine ilişkin önerilerini web sitesinde (İspanyolca) okuyabilirsiniz. Aşırı sağa karşı koymak ve hükümetten emekçilerin yararına olacak düzenlemeler talep etmek ancak sokak seferberliği ve örgütlenme ile mümkündür.

Yazar Hakkında