Sarıkız’a Kapanmamış Borcumuz

Sarıkız’a Kapanmamış Borcumuz

Ülkenin en temiz havası ile bilinen Kaz Dağları… Bütün doğal kaynakların tahribatını hedeflemeyi kendine düstur seçen hükümet ve her türden sermaye gücü bu kez karşımıza Alamost Gold’u çıkarıyor. Doğaya her yerden saldırının başladığını haber alıyoruz, son günlerde. Munzur dağı bütün olarak yine maden işletme ruhsatına dönüşmüş, Kaz Dağları’nda yapılan bir kıyımın bir benzeri Fatsa’da hali hazırda yapılmış, İznik yeni hedeflerden biri imiş ve tabi onlarca başka bölge.

Kaz Dağları’ndaki kıyımı hepimiz yerinde gördük. Hep söyledik, hep anlattık kapitalist sömürü artık insanlığın yaşam alanlarına ve doğal-kültürel alanların talanına göz dikmiş durumda.

Bu olayın görünen tarafları gözler önüne serilmeye devam ediyor. Alamos Gold’un ortaklık yapısına ve Erdoğan’lara uzanan bir yapı olduğu iddia ediliyor. Alamos firması Ceo’su açıklama yaptı, “tepkiler siyasi provakasyondur” minvalinde. Alamos Gold firmasının sanırım Kanada’lı CEO’su Türkiye’nin siyasi istikrarından dertleniyor belli ki.

Bu maden işletmeciliğinin görünmeyen tarafı şimdi ya da gelecekte Bergama vb bölgelerde olduğu gibi zamanla çıkacak. Siyanürle ayrıştırılan altının neden olduğu zehirlenme toplumsal yaşama ne oranda zarar verdiğini belli bir zaman sonra göreceğiz.

Sermaye insanlığa ve bütün yaşam alanlarını yok etmeye göz dikmiş durumda. Kanadalı firma o zaman Kaz dağlarında oluşacak çevre felaketinden de dertlenecek mi acaba?

Soluduğumuz havayı,  yaşam alanı ve doğal kaynaklarımızı piyasa kurallarından, uluslararası firmalar ve onların yerli işbirlikçilerinden korumalıyız.

İktidarı ülkede sömüre sömüre yer bırakmadı, nerede bir alan görüyorlarsa el değmedik satıyorlar.

Bu ülkenin insanları doğal kaynakların gerçek sahipleri her türlü sömürüye dur demeli. Alamos Gold maden arama şirketinin doğa katliamı kapitalizmin vahşi yüzünü bir kez daha göstermiş oldu. Ancak görünen bu tür saldırıların sonunun kolay gelmeyeceği.  Geçmişte çok yapıldı, yapmaya da devam ediyorlar, çünkü sadece kulağımıza gözümüze çarpan tarafını görüyoruz. Devamları gelecek; görünmeyen yanları, yankı uyandırmayan yanları, projeleri neler bilinmiyor. Kanal İstanbul gibi kapitalist firmaların umutla beklediği projeler var örneğin. Her tür milli kapitalist tarafından da bunların işbirlikleri sürdürülüyor.

Değer yargılarımızı yaşam alanlarımızı insanlığımızı yok ediyorlar. Bu vahşetin durdurulması, bu direnişin akıbeti benzer projeler için de bir deney olacak. Hem bizler, hem de karşı taraftakiler açısından. Direniş gösterilmeli, Kaz Dağları’na ormanlara sahip çıkılmalıdır.

Geriye insanlığı, betonlaşmış rantıyla baş başa bırakacaklar çünkü.

Eylemlerimizin birliği için Kaz Dağları’na ve bütün yaşam alanlarımıza sahip çıkılmalı ve bütünsel bir mücadele yürütülmelidir.

Kaz Dağları tarihsel, toplumsal değer kaynağı bol olan bir yerdir. Efsanevi yerdir Sarıkız, Hasan Boğuldu’suyla, bin bir pınarlı dağıyla. Yaşar Kemal’e, Sebahattin Ali’ye esin kaynağı olduğu gibi, antik Yunan’da ilk dünya güzellik yarışmalarına kadar tarihsel değeri büyüktür. Bu toprakların halklarına bırakılmış mirasına sahip çıkmalı.

Aksi durumda Sarıkız terkedilmiş olarak kalacak. Bu konularda yazmaya devam edeceğim. Dostlarımızı da okumaya ve bir taş kaldırmaya davet ediyorum.

Şenol Gemici

Yazar Hakkında