Rusya’da ilan edilen Kısmi Seferberliğin Ardından.. Ukrayna Savaşının Yedinci Ayı, Ukrayna’nın Harkov Taarruzu

Rusya’da ilan edilen Kısmi Seferberliğin Ardından..                       Ukrayna Savaşının Yedinci Ayı, Ukrayna’nın Harkov Taarruzu

İbrahim Seymen

Putin’in Rusya’da kısmi seferberlik ilan ettiği haber ajanslarına düştü. Rusya’dan ciddi miktarda yurtdışına, özellikle Türkiye’ye ciddi bir göçün başladığı gözlemleniyor. Tam da bu anda savaşın kısa bir özetini yapmaya çalışacağız.

7 ay önce..

Pandemi sonrası, karlılıkların düştüğü, neo-liberal politikaların harlandığı ve dünya halklarının payına ise açlık, işsizlik ve sefaletin düştüğü koşullarda bölgesel bir savaşın koşulları olgunlaşmaktaydı. Kuzey Akım marifetiyle Avrupa’nın başlıca enerji tedarikçisi olan Rusya, Kıta Avrupasını paralize edeceği ve Avrupa devletleri ile Amerikan Emperyalizmi arasındaki çelişkileri arttırmayı planladığı bir savaşa hazırlanıyordu. Rus azınlığın hamiliğine de soyunan Rusya, Çarlık Rusyası sınırlarına kadar genişlemeyi de istiyordu. Nitekim çok geçmeden ilk silah patladı.

Silahlar Patlar...

Rus kuvvetleri ilk önce fırtına harekatıyla Kiev’i düşürmeyi, mevcut hükümeti azletmeyi planladı. Eş zamanlı olarak daha az direnç görecekleri ve Rus azınlığın yaşadığı Donetsk ve Luhansk Oblastları işgal edecekti. Zırhlı birliklerin hız kaybetmeden batıya harekatı devam edecek ve ardından da Odessa işgal edilerek Ukrayna’nın Karadeniz bağlantısı kesilecekti.

Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Ukrayna da bu savaşa hazırlanmıştı. Ukrayna işçi sınıfı savaşı kabul etti ve tüm gücüyle evlerini ve ailelerini savunmak için seferber oldu.

Rusya savaşın ilk günlerinde Kiev’i ele geçirmek için en seçkin birliklerini Hostomel Havalimanına hava indirme ile indirdi. Ukrayna Ordusu bu hamleye hazırlıklıydı ve onları bekliyordu. Birkaç gün süren bu muharebede Rusya çok ağır kayıplar verdi. Doğuda ise Luhansk ve Donbass’ı alan Rus güçleri süratle ilerlemekteydi ancak ikmal hatlarının yetersizliğinden birçok zırhlı araç, silahlarını kullanamadan yakıtlarının bitmesi sebebiyle etkisiz hale geldi. Ukrayna güçleri ise asimetrik savaş taktiklerini kullanarak tanksavarlar ve silahlı drone’lar yardımıyla Rus zırhlılarına ciddi kayıplar verdiriyordu.

Kısa süre içerisinde bu savaşın birkaç hafta içerisinde bitmeyeceğinin anlaşılmasıyla işin rengi tamamen değişti. Batı’dan insani yardım, milis ve Rusya’nın canını acıtacak tanksavarlar Ukrayna’ya geliyordu. Rusya bu noktada kendi açısından doğru bir hamle yaparak Kiev yönündeki tüm kuvvetlerini geri çekti ve işgal ettiği Luhansk ve Donbass ‘a yığınağını arttırdı. Öncelikli hedef artık Odessa’ydı. Mariupol ve Harkov ise onbinlerce çok namlulu roketatar ve top mermisiyle dövülüyordu. Rusya adım adım Ukrayna’nın içlerine doğru ilerlemeye başladı.

Sahada Şartlar Değişiyor

Bu günlerde savaşın seyrini değiştiren şeylerden biri, Ukrayna’nın Karadeniz filosunun amiral gemisi olan Moskova’yı Amerikan menşeili Harpoon füzesiyle batırmasıydı. Bu, Odessa yönünde denizden bir taarruzu imkansız hale getirdi. Daha küçük deniz unsurlarını ise Bayraktar droneları ile sürekli vurarak Rus donanmasını savaşta atıl hale getirdi. Kara tarafında ise Amerika tarafından tedarik edilen 80 kilometre menzilli HIMARS sistemlerini kullanarak yakın çevrede vurulmadık Rus cephaneliği bırakmadı. Rusya bu koşullarda denizdeki üstünlüğünü kaybederken, karada ikmal hatları 100 km üzerine çıktı. Havada ise Ukrayna piyadeleri alçak uçuş yapan Rus unsurlarını Amerikan menşeili Stinger füzeleri ile tehdit etmekteydi. Rusya kuvvetleri daha seyrek ikmal alabildiği bu koşullarda tutunmakta zorlanmaya başladı.

Bu noktada Rusya Ordusunun geriletilmesi için Batı Emperyalizminin insani yardım dışında Ukrayna’ya sağladığı istihbarat ve ağır silah desteğinin rolünü de unutmamak gerekiyor. Zira sahada Ukrayna’nın Rusya Ordusunu yıpratması, eş zamanlı olarak devam eden ticari yaptırımların gücünü bir üst noktaya taşıyor.

Geldiğimiz noktada Ukrayna kuvvetleri işgal altındaki topraklara taaruza başladı. Doğuda Kupiansk ve İzyum kentleri Ukrayna güçleri tarafından geri alındı. Böylece Rusya’nın Belgorod bölgesinden gelecek ikmal hatları da tehdit altına alındı. Şu anda ise taarruz, Harkov şehrine yoğunlaşmış durumda ve ağır sanayinin kurulu olduğu bu şehrin düşmesi de çok zaman almayacak gibi gözüküyor.

Peki işçi sınıfı adına bu savaş bize neler anlatıyor? Bu savaşın Rusya ve Ukrayna halklarına getirdikleri – götürdükleri – vaadettikleri neler?

İki Halk

Ukrayna güçleri her ne kadar Rus ikmal hatlarını zayıflatsa da kendisinden daha iyi donatılmış ikiyüz bin kişilik bir güçle savaşıyor. Batılı hükümetler ise bu savaşın hızlı bir şekilde sonlanmasını istemiyor. Bu sebeple Ukrayna’ya tedarik edilen silahlar, çok yavaş bir şekilde gönderiliyor.

Cephe gerisinde ise insani yardım gerektiği şekilde halka sunulamıyor. Bu insani yardımların ticaretinin yapıldığı görülüyor. Bunun yanında şehirlerin tarumar olması sebebiyle halk, emlakçıların karaborsa ağında çırpınıyor.

Burjuva Zelenski hükümetiyse savaş koşullarını işçi düşmanı yasaları geçirmek için kullanıyor. Ukrayna oligarklarının çıkarlarını korumak için özel bir çaba harcanıyor. Savaşın öncesindeki günlerde Ukrayna patronları dünyanın güvenli tatil beldelerine kaçtı ve şirketleri kapalı kaldığı süre boyunca işçilerine maaş ödemesini kesti. Savaşçıların sivil maaşlarına da el konuldu. Ukrayna savaşı tamamen Ukrayna işçi sınıfınından oluşan ordunun sırtına yüklendi.

Rusya işçi sınıfı ise savaşa yoğun bir propaganda ve baskı ortamında girdi. Göstermelik parlamentodaki tüm partiler Putin’in arkasında sıralandı Savaş karşıtı kesimler hızlıca sindirildi. Halka ise gelecek zafer sonrasındaki güzel günler vaadedilerek kamuoyu rızası sağlanmış oldu. Ne var ki uzayan savaşın arkasından gelen yaptırımlar ve ardı arkası gelmeyen tabutlar sebebiyle Rusya’da yoksulluk daha kesif, halk daha fakir hale geldi. Savaşın uzadığı her gün faturanın daha da ağırlaşacağı ise aşikar.

Rus oligarklarıysa, Batı’da yaptırımlara maruz kaldığından kendileri için güvenli limanlara sığınmaya çalıştılar. Bu güne kadar ülkelerinin zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını zimmetlerine geçiren bu mafya grupları Avrupa’da eskisi kadar özgür hareket edemez duruma geldiler. Tıpkı Ukraynalı oligarklar gibi dünyanın güvenli turistik noktalarında durumu izliyorlar.

İki Ordu

Şu an cephede dinamikleri farklı iki ordu savaşıyor.

Savaşın bir yanında Ukrayna Ordusu ile birlikte dünyanın çeşitli köşelerinden gelen milis kuvvetler var. Bu insanlar aileleri ve şehirleri için kitlesel bir savaş veriyorlar. Ukrayna tarafı daha hızlı hareket eden, asimetrik savaş stratejilerini kullanan ve daha hafif silahlar kuşanmış bir ordu.

Rusya ise muazzam miktarda silaha sahip ancak yetkin askeri eğitimden yoksun insanlardan oluşmakta. Sürekli propagandaya maruz kalan Rus işçi sınıfı bile savaşa gitmekten kaçınıyor. Putin onları savaş için seferber edemiyor. Bu sebeple Putin, seferberlik ilanı ile ülkenin ücra köşelerinden, Rusya Federasyonu’nun daha da ezilen halklarından marjinalleştirilmiş ve fakirleştirilmiş insanlar arasından paralı askerler toplamaya zorlanıyor. Wagner gibi Rus devletinin paralı asker kaynağını oluşturan gayrı resmi kurumlar cezaevlerini dolaşarak azılı mahkumları silah altına alıyor. Bu tip bir kuvvet, ağır ateş altında eğitiminin ve adanmışlığının olmamasından dolayı da etkin olamıyor ve dağılıyor.

İki Taktik

Rus ordusu, hareketli savaş yeteneği sınırlı olan bir ordudur. Klasik 20. yüzyıl savaşlarına uygun olarak donatılmıştır. Atış üstünlüğünü elinde tutarak adım adım ilerler ve simetrik bir savaş halinde karşısındaki gücü eritir. Rus ordusunun en etkin silahları, 2. Dünya Savaşında Alman Nazi piyadelerini çok zor durumda bırakan çok namlulu roketatarları (Katyusha) ve etkin topçularıdır. Düşman mevzilerinin ağır bombardımana maruz bırakılmasıyla düşmanın morali ve direnci kırılır ve yüzyüze çatışmadan kaçınılır.

Ukrayna ise Rusya ile göğüs göğüse savaşacak bir orduya sahip değil. Simetrik bir savaşta Ukrayna’nın kaybetmesi kaçınılmaz. Bu sebeple Ukrayna ordusu için avantajlı taktik, işgal altındaki topraklarda küçük ve iyi motive edilmiş birimlerle, yakın mesafede hızlı hareket eden, topçu rolünü azaltan, nispeten basit silahlarla  yüz yüze bir çatışmayı empoze eden ve direniş eylemleriyle birleşme eğiliminde olan mobil savaştır. Harkov taaruzunda, Ukraynalı birlikler tam olarak bu tür bir savaşı sürdürüyor.

İki Gelecek

Savaş henüz bitmiş değil. Henüz son düdük çalmadı. Ukrayna’nın işgali sonlandırabilmesi için asimetrik savaşı devam ettirmesi gerektiği aşikar. Bunun sürdürülmesi için cephe gerisinde de gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.

Bunun için öncelikle savaşan unsurların, cephedeki işçilerin ve cephe gerisindeki ailelerin ihtiyaçlarının uygun bir şekilde karşılanması gerekmektedir. Bunun yanında bölgesel savunma birimlerinin yanında uygun bir eğitimle halk da silahlandırılmalıdır. En önemlisiyse şu an kapatılan fabrikaların tek bir ulusal savunma planı çerçevesinde silah ve gerekli tüm ürünlerin üretimini yapmasıdır.

Ne var ki Zelenski hükümeti tam tersi bir strateji uyguluyor. Asimetrik taktikler yerine, simetrik bir savaşa hazırlanıyor. Ulusal ölçekte kendi silah üretimini ve birleşik bir savunma planını kurmak yerine, sınırlı sayıda tedarik edilen batı silahlarına bel bağlıyor ve ülkedeki işletmelerin kapanmasına göz yumuyor. Çünkü bu işletmeler oligarklar için kar getirmiyor. Bu sebeplerle ne Batılı hükümetlere ne de burjuva Zelenski hükümetine güvenilemez. Ukrayna işçi sınıfının ülkeyi savunma görevini kendi ellerine alması gerekmektedir.  İşçi sınıfı kapatılmış fabrikaları kendi denetimine almalı ve cephedeki unsurlarla koordinasyon halinde savunma için gerekli ürünlerin üretimini örgütlemelidir.

Sınırın diğer tarafında Rus halkı da tıpkı Ukrayna halkı gibi bu savaşın mağdurudur. Rus işçileri, oligarklarının daha fazla kar edebilmesi, Avrupa pazarında tekel olarak at koşturabilmesi için sahaya sürülmüşlerdir. Putin, bu savaşa Rus halkının eti, kanı ve kemikleri üzerine kumar oynayarak başlatmıştır ve şu ana kadar kaybetmektedir.

Sınırın her iki yakasındaki, hatta Putin’in evcil diktatörü Lukaşenko’nun başında olduğu Belarus’u da sayarsak her üç yakasındaki halklar için de Rusya’nın yenilmesi şarttır. Ne var ki Rusya’nın muhtemel yenilgisinin Putin’in iktidarını kaybetmesi anlamına gelmeyebileceği gerçeğini aklımızın bir köşesinde tutmalıyız. Zira Rusya’nın yenilgisi, Rus halkının mutlak yenilgisi olsa da suyun başını tutmuş oligarklar ülkedeki iktidarını deviremeyebilir.

Son Söz

Rusya – Ukrayna Savaşı, krizdeki kapitalizmin patlayan irinlerinden sadece birisidir. Artan sefalet, işsizlik, küresel gıda krizi, küresel ısınma ve iklim krizi, çip krizi, tedarik zincirlerinin bozulması gibi yıkıcı etkilerin dünyadaki fay hatlarını tetiklemesi beklenilmelidir.

Bu anlamda Pakistan – Hindistan / İran – Suudi Arabistan / Çin – Tayvan  ve benzeri bölgesel gerilimlerin topyekün savaşa dönüşme olasılıkları geçtiğimiz yıllardan fazladır. Dünyadaki kapitalist blokların kuyrukları birbirine daha fazla değmektedir ve bu da çatışmaları kaçınılmaz hale getirmektedir. Son birkaç yılda ülkelerin silahlanma bütçelerinin devasa oranda artması ise bunun açık kanıtıdır.

Biz Sosyalistler için tüm kapitalist bloklar işçi düşmanı çetelerdir. Bu çetelerlin güç mücadelesinde ölüme sürülen fakir kitleler ise sınıf kardeşlerimizdir. Bir Sosyalist, hangi kapitalist blok işgale kalkışırsa kalkışsın kendisini bunun karşısında konumlanmalıdır.

Yazar Hakkında