AMASRA PATLAMASI KAZA DEĞİL İŞ CİNAYETİDİR

<strong>AMASRA PATLAMASI KAZA DEĞİL</strong><strong> İŞ CİNAYETİDİR</strong>

Nihan Drama

Türkiye Taş Kömürü Kurumu Amasra maden ocağında 14 Ekim 2022 tarihinde, 110 işçi maden içerisinde çalışmakta iken grizu patlaması meydana geldi. İşçiler -300 ile -350 kotasında çalışıyordu. Patlama sonrası yangın ve göçük sebebiyle içeride mahsur kalan işçilerden 58’i madenden çıkmayı başardı.

İçeriden çıkmayı başaramayan maden işçileri için kurtarma çalışmaları başladı. Gece boyunca süren kurtarma çalışmalarında saatler geçtikçe umutlar da tükendi. İçeriden her ceset çıkarıldığında ailelerinin feryatları bölgede yankılandı. Sabah 08:00 saatlerinde tam 41 maden işçisi arkadaşımızın hayatını kaybettiği ve kurtarma çalışmalarının durdurulduğu açıklandı. Çoğunluğu 22 – 25 yaş arasında olan maden işçileri ihmaller nedeniyle hayatını kaybetmişti.

Patron Partilerinin Sahte Gözyaşları

Patlamanın gerçekleştiği andan itibaren bölgeye iktidar ve muhalefet partilerinden gidişler başladı. CHP Bartın Milletvekilinin maden bölgesindeki bir röportajı yayınlandı. Röportajda milletvekilinin gözleri doldu ve orada olan bir maden işçisi arkadaşımıza sarıldığını izledik.

İlerleyen saatlerde, muhalefet partisi CHP resmi sosyal medya hesabından “maden şehitleri” için taziye mesajı yayınladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ziyaret ettiği bölgede, gerçekleşen patlama için, “Biz kader planına inanmış insanlarız,” dedi. Bir kayıp yakınıyla yüz yüze gelen Cumhurbaşkanı, “Kardeşim 10 gün önce gaz kaçağı olduğunu söyledi, bizi burada öldürecekler dedi,” sözleriyle karşılaştı.

Denetim Var, Çözüm Yok

2019 senesinde, Sayıştay bu madende dengelenmiş üretim derinliğinde -300’e ulaşıldığı ve bu durumun grizu patlamalarına neden olabileceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Katliamdan yalnızca 1 ay öncesinde Enerji Kaynakları Bakanı Amasra TTK’yı ziyaret etmiş ve ekonomiye ne kadar büyük katkılar sağlandığına dair fotoğraflar paylaşılmıştı.

2017 senesine baktığımızda yine Sayıştay raporunda, Amasra maden işletmesine, iş güvenliği ekipmanlarının yeterli olmadığı ve havalandırma sisteminin tersine çalışmadığı söylenmişti ve işletmeye eksikliklerden dolayı 146 bin TL para cezası kesilmişti.

Maden işçileri, senelerdir dile getirilmesine rağmen alınmayan tedbirler, işçilerin uyarılarına kulak asmayan patronlar ve sermaye düzeninin işçi sınıfına geçirmiş olduğu doymak bilmeyen kanlı dişler yüzünden katledildi!

Ölen madenci arkadaşlarımız şehit değildir! Ölen madenci arkadaşlarımızın kaderinde ölüm yoktu! İşçi sınıfının katili, patronlar ve onun uşağı olan düzen partileridir!

İş Cinayetlerinde Ölmek Kaderimiz Değil

Maden işçiliği kapitalist düzende sömürü koşullarının en yüksek olduğu sektörlerden biridir. Türkiye’de birçok kez maden patlamaları dolayısıyla işçi kıyımı yaşanmıştır. Soma’da 2014 senesinde madende çıkan yangın nedeniyle 301 işçi arkadaşımız katledildi. Katliam yargıya taşındığında ilk önce “olası kast” sebebiyle Soma patronları yüzlerce yıl ceza aldı. Daha sonra suçu “bilinçli taksir” e çevirdiler ve patron Can Gürkan serbest bırakıldı. Çünkü sermaye düzeni birbirini korur!

Peki, işçi sınıfını kim koruyacak? 1992 senesinde Kozlu’da grizu patlaması nedeniyle 263 maden işçisi hayatını kaybetti. 2014 senesinde Ermenek’te, kömür madenine su baskını oldu ve 18 maden işçisi hayatını kaybetti. 1983 Armutçuk 103 işçi, 1990 Amasya 68 işçi, 1995 Sorgun 38 işçi, 2004 Küre 19 işçi, 2009 Mustafa Kemal Paşa 19 işçi, 2010 Dursunbey 17 işçi, 2010 Zonguldak 30 işçi, 2016 Şırnak 16 işçi, hayatını sermayenin daha yüksek karlar elde etmesi için kaybetti.

Çözüm Birliğimizde

Patronların en çok korktuğu şey, işçi sınıfının sınıf bilinciyle bir araya gelmesidir. Yoksullar, “Neden hep biz ölüyoruz?” diye sormaya başladığında, görünürde birbirine muhalefet olan düzen partileri, “Aynı gemideyiz,” masalını yaymaya başlar. Korkmuş düzen partileri, birbiri ardına “şehit, kader” açıklamaları yaparak insanları, kendilerinden başka büyük bir güç olduğu ve metanetli olmaları gerektiği konusunda uyarır. Amaç öfkenin birleşmesini engellemektir.

Her gün sömürülen, aşağılanan, katledilen işçilerin ne metaneti ne sabrı kalmamıştır! Ortada bir katil varsa, yapılması gereken metanetli olmak değil, o katilden hesap sormaktır. Türkiye halklarını umutsuzluğa ve bu katliamları kabullenmeye sürükleyen patron düzeninin kan emicileri, her sene daha acımasızca saldırmaktadır. Köle edilmiş halklar umutsuz görünse de, öfke toprağın derinlerinden bilenmektedir. Çünkü emekçi halkın örgütlü kuvveti, sermaye sınıfınınkinden her zaman daha büyüktür.

Yazar Hakkında